Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Uluslararası Aile Forumu'nda önemli açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının başında katılımcıları "kıtaların ve kültürlerin kavşak noktası" olarak nitelediği İstanbul'da ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduğunu belirterek selamladı.

Akabinde ise katılımcılara seslenerek, "Tüm dost ülke temsilcilerine, akademisyenlere, sivil toplum mensuplarına, tüm katılımcılara hoş geldiniz. Ülkemize sefalar getirdiniz." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan akabinde ise Türkiye'nin doğurganlık hızındaki düşüşe değindi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "TÜİK'in açıkladığı veriler, ülkemizin karşı karşıya olduğu verileri açıkça ortaya koyuyor. Türkiye'nin doğurganlık hızı tarihte ilk kez 1,48'e gerilemiş durumda. Bu bir felaket.

Bunu deyince hemen birileri ekonomi diyor, muhalefet bunu sık sık tekrar ediyor. Ülkemizde doğum hızının düşmesinin sebebi zaman zaman ekonomide yaşanan sorunlar değildir." diyerek şöyle devam etti:

"HAYIRLARA VESİLE OLSUN"

Erdoğan, forumda insanlığın geleceği adına hayati bir konunun ele alındığını belirterek, "Türkiye'nin ev sahipliğinde gerçekleşen Uluslararası Aile Forumu'nun ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti:

"AİLE KUTSALDIR"

İnşallah forum kapsamında farklı başlıklarda sunulacak tebliğler, başta devlet adamları olmak üzere uluslararası aktörlere yol gösterecektir. Ben buna yürekten inanıyorum."

Aile, en mukaddes varlığımız olma yanında toplumun da temel yapı taşıdır. Aile, yeri doldurulamayacak, yerine başka hiçbir kurum, ilişki veya bağ konulamayacak derecede mühimdir, değerlidir, kutsaldır. İlk insan Hazreti Adem babamız ve Hazreti Havva validemizden beri aile müessesesi vardır, hep olagelmiştir.

"AİLENİN YIPRANDIĞI TOPLUM ÇÖKMEYE MAHKUMDUR"

Dolayısıyla aile, toplumu hem ayakta hem de bir arada huzur, güven, dayanışma ve kardeşlik içinde tutan bir çimentodur. Aile, huzur bulduğumuz, güven bulduğumuz ve kendimizi bulduğumuz en korunaklı limanımızdır. Aile, fertleri bir arada tuttuğu kadar istikbalimizin teminatı olan çocukların da doğduğu, büyüdüğü, ilk eğitimlerini aldığı müşfik bir yuvadır. Tüm bunlarla birlikte aile, kadını koruyan, çocuğu büyüten, sosyalleştiren, insanı yaşatan bir yapıdır.

Bakınız, tarih bize şu hakikati defalarca göstermiştir: Modernleşmeyi ailesizleşme ve yalnızlaşma gibi iki kavram üzerine bina eden anlayışın bireye de, topluma da huzur vermesi mümkün değildir. Ailenin çöktüğü, çözüldüğü, yıprandığı her toplum kökünden çürümeye, yozlaşmaya, çökmeye ve nihayetinde berhava olup gitmeye mahkumdur. Aileye yönelik her türlü tehdit ve saldırıya karşı koymak, aile kurumunu yüceltmek ve tahkim etmek hepimizin özellikle asli vazifesidir.

Bunun için diyoruz ki aileyi savunmak, insanı savunmaktır. Aileyi korumak, toplumu yaşatmaktır. Aileyi büyütmek, geleceği inşa etmektir.

"MODERN ÇAĞ, AİLE KURUMU ÜZERİNDE DE CİDDİ TAHRİBATLARA YOL AÇTI"

Dünyada teknolojinin körüklediği büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Bu değişim dalgasının hızlandırdığı küreselleşme ve modernleşme, toplumun temeli olan aile kurumunu da dönüştürüyor. Hayatımızın her alanda dijitalleşmesiyle birlikte aile mefhumu başta olmak üzere birçok geleneksel kurum da anlam kaybına uğruyor. İnsani değerler zayıflarken, toplum merkezli anlayışın yerini ben merkezli ne yazık ki zihniyet alıyor.

Modern çağın insanlığın pek çok değeri gibi aile kurumu üzerinde de ciddi tahribatlara yol açtığını biliyoruz. Bireysel özgürlükler ve çağdaşlaşma adına bizleri asırlardır ayakta tutan manevi değerlerin örselendiğini, önemsiz hale getirildiğini görüyoruz. Kişisel konforu önceleyen yaşam biçimi, gençlerden başlayarak maalesef toplumun kılcallarına doğru hızla sirayet ediyor.

Kendi mecrasında yaşanan değişimin de ötesinde küresel emperyalizmin aileyi özellikle hedef tahtasına koyduğunu müşahede ediyoruz. Şunu bugün artık açık açık söylememiz gerekiyor: Kültür emperyalizmi tüm araç, gereç ve aparatlarıyla aile müessesesini hacklemeye çalışmaktadır. Bunun da gerisinde paylaşan, bölüşen, dertleşen, sevinen, kaynaşan bir ailenin kültür emperyalizminin varoluş dinamiklerine tehdit oluşturması bulunmaktadır.

Şöyle ki yediğini, giydiğini, kazandığını, hasılı tüketime konu gereçlerin tamamını diğer aile fertleriyle paylaşan, dayanışmacı aile yapısı, küresel pazar aktörlerinin tercih ettiği, tasvip ettiği, istediği bir durum asla değildir. Tüketim kültürünün özendirilmesiyle eş zamanlı olarak aile kurumunun itibarsızlaştırılmasının en büyük sebebi işte budur.

"LGBT DENİLEN SAPKINLIK"

Birileri ısrarla kabul etmek istemese de ailesinden koparılmış, millet bağı zayıflamış bireyin özgür ve özgün olmasına imkan yoktur. Dünyanın neresinde olursa olsun, aile kurumunun irtifa kaybetmesiyle birlikte insanlar popüler kültürün tüketim nesnesi haline gelmektedir. Özgürlük ambalajıyla sunulan aslında büyük bir esaret ve kölelik düzenidir. Bunun en çarpıcı örneği ise hiç şüphesiz cinsiyetsizleştirme projesidir.

Bugün insanlık kendi varlığının en temel hakikatleriyle sınanıyor. İnsan fıtratı küresel ölçekte organize bir kuşatma altındadır. Adına özgürlük denilen ancak özünde insanın yaratılışına karşı bir inkar hareketi olan bu ideolojik kuşatma sadece aileyi değil, kadını da, çocuğu da, insan onurunu da tehdit ediyor. LGBT denilen sapkınlığın çeşitli sebeplerle bunun önünü açan ülkelerde ne derece vahim boyutlara ulaştığını ibretle takip ediyoruz.

Manisa’ya rüzgar ve yağış geliyor!
Manisa’ya rüzgar ve yağış geliyor!
İçeriği Görüntüle