İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, tutuklanma korkusuyla rota değiştirerek geldiği ABD'de, 80. Birlemiş Milletler Genel Kurulu'na hitap etmek için kürsüye geldi. Netanyahu kürsüye geldiği anda delegeler salonu terk etti.
KENDİ HEYETİNE KARŞI KONUŞTU
BM moderatörü protestoların sona ermesi için çağrıda bulunurken Netanyahu, yalnızca kendi heyetine karşı konuştu.
İRAN HEYETİ ÖLEN SİVİLLERİN FOTOĞRAFLARINI MASAYA BIRAKTI
İran heyeti ise Netanyahu konuşurken, İsrail'in İran'a saldırılarında hayatını kaybeden sivillerin fotoğraflarını masaya bırakarak salonu terk etti.
"DÜNYANIN İSRAİL'E BAKIŞI"
İsrail Kanal 12 ise bu anları, "Netanyahu konuşmasına başladığında onlarca katılımcının BM Genel Kurul Salonu'ndan ayrılması, dünyanın İsrail'e bakışının kanıtıdır." şeklinde verdi.
NETANYAHU: SALDIRILAR MEŞRU
Netanyahu, konuşmasında Gazze, Lübnan, Yemen ve Suriye'ye yönelik İsrail'in düzenlediği saldırılara işaret ederken İran'ın tüm dünya için tehdit olduğunu, İran'a yönelik saldırılarının meşru olduğunu savundu.
Netanyahu sözlerinin devamında, "İran nükleer tesislerini vurduk. Alman Şansölyesi Merz, doğruları itiraf etti; 'İsrail bizim pis işlerimizi yapıyor' dedi. İran, ABD Başkanına iki kere suikast düzenlemeye çalıştı.
DÜŞMAN ÜLKELER HARİTASIYLA ÇIKTI
Netanyahu, kürsüye "Düşman ülkeler" başlığıyla sunulan harita ile çıktı. İsrail'in tehdit olarak gördüğü ülkeler kırmızı renkle işaretlendi.
Haritada İran, Suriye ve Yemen'in yanı sıra Irak'ın da yer alması dikkat çekti. Daha önce İsrail'in resmi söylemlerinde doğrudan bu listeye dahil edilmeyen Irak'ın işaretlenmesi, yeni tartışmaları beraberinde getirdi.
Netanyahu'nun bu hamlesi, "İsrail'in yeni hedefi Irak mı?" sorularını gündeme taşıdı.
ERDOĞAN, "İSRAİL ARTIK YALNIZLAŞMAYA BAŞLADI" DEMİŞTİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ziyareti sonrası uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlarken İsrail'in yalnızlaşmaya başlamasıyla ilgili dikkat çekici ifadeler kullanmıştı.
Erdoğan, "Genel Kurul'da bir kez daha gördük ki; İsrail zulmüyle, işlediği insanlık suçlarıyla artık yalnızlaşmaya başladı. Sözün bittiği yerde fotoğraflar bizim hislerimize tercüman oluyor. Bir deri bir kemik kalmış çocuğun ayakları her şeyi dile getiriyor. O yavrunun işler acısı hali bir yandan zalimleri işaret etti, bir yandan zulme seyirci kalanlara esaslı bir hakikat tokadı indirdi. Yıkıntılar arasındaki insanlar, ellerinde kovalarla, tencerelerle bir kap yemek alabilmek için bakan çaresiz gözler, bize Gazze'yi anlattı. İşte o kareler bize, "duramazsın", "dinlenemezsin", "yorulamazsın" dedi. Biz de anlatıyoruz, çare arıyoruz, onlara yardım için çabalıyoruz. Çok şükür, adaleti ve vicdanı savunanlar olarak bugün dünden daha güçlüyüz. Filistin Davası, bugün dünden çok daha biliniyor. Vicdanlı insanların tüm çığlıkları, İsrail'i bugün dünden çok daha rahatsız ediyor. Bakınız bir avuç ülkenin dışında İsrail'in yanında duran artık var mı? Artık kimin haklı, kimin haksız, kimin mazlum, kimin zalim olduğunu gördükleri için bu tablo ortaya çıktı. Biz, "İki devletli çözüm" dediğimizde, duymazdan gelenler, artık bizimle aynı safta yer alıyor. Gazze'nin çocukları için, Kudüs'ün onuru için, Mescid-i Aksa'nın haysiyeti için konuşuyoruz. Bunca katliama, soykırıma, insan hakları ihlallerine imza atanlar hem hukuk, hem tarih önünde hesap verecek. O gün geldiğinde tıpkı bugün olduğu gibi Gazze, Filistin toprağı olacak ve bu yaralar sarılacak. Doğrusu ben buna inanıyorum." demişti.